"Uyanamiyööööm" dedi. Yıllardır devam zorunluluğu olmayan okulunun sabah derslerinin hiçbirini "aman da bu da benim dersimmiş" deyip sevememiş hep öğleden sonraki derslere sabahkilere nazaran daha gönülden bağlanmıştı. Gerçi öğleden sonrakilerin de "günü yiyo" gerekçesiyle itilip kakıldığı oluyordu ama yine de ders programına bakıp dersin 2'de başladığını görünce duyduğu mutluluk tarif edilemezdi. Daha o anda, ertesi sabah uyanıp saatin 11 olduğunu gördüğünde yaşayacağı büyük sevincin heyecanı sarardı benliğini. Hayatının bir gününe daha erken uyanmayarak başlamış olmanın verdiği zafer hissi. İşte bu hissi çok seviyordu..
Yukarıda bahsi geçen kişi benim. 12 senelik zorunlu eğitim yılları boyunca sabah erken uyanmaktan nefret ettim. Gerçi geç uyanmaktan da nefret ediyorum. -Evet adeta bir gıcık şirinim!- E ama uyanmam da lazım. Nasıl olucak hiç bilmiyorum. Yani sabah 8-9 erken kabul ediliyo benim bünyem tarafından. 11-12 de geç olmuş oluyo. 10 iyi bak. 10 iyi. Ama 10 da uyanınca da hiç bişeye uymuyo. Sabahki işine geç kalmış, öğleden sonraki iş için erken uyanmış oluyosun. O yüzden 10'u da pek sevmiyorum. Neyse uyanma saati konusundaki düşüncelerim kısaca bunlar.
Şimdi biraz da uyuma saati konusunda konuşalım. Belli bir uyku saatim yoktur. Annemin yıllarca erken yatma fikrini bana aşılamaya çalışmasına rağmen bundan zerre etkilenmedim bilakis geç yatmayı kendime alışkanlık edindim. Erken yatmam, erken yatmaya karar verdiğim gecelerde de en iyi ihtimalle 1de filan uykuya dalarım. Hatta istersem hiç uyumam. Paşa gönlümün bileceği şeyler bunlar... Velhasıl, sabah uykusunu severim daha ziyade.
Ama.
Gece uyumayı sevmemem demek sabah 5.30'a kadar çalışmam demek olmamalı diye düşünüyorum!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder