19 Aralık 2009

Mutsuz yazı

Dün bütün gün yağan ve dizilerde başroldeki bitürlü kavuşamayan çiftin kavuşma sahnesinde itfaiyenin tepeden su püskürtmesine benzeyen yağmurdan ve Lisa'nın farewell partisinden sonra artık bugün dinlenmeliymişim hakkaten. Dinlenince anladım. Saat 2de çılgın sırt ağrılarıyla uyandım. Tabi bunda gece baya bi tepindikten sonra sabah 6da yatmamın etkisi büyük.
Bütün gün evde şapşal şapşal oturdum, türk filmi filan izledim. Türkan Şoray ve Cüneyt Arkın oynuyodu başrollerde. Hayatım Sana Feda. Türkan Şoray kör. Yıllar önce bi adam (tabi ki cüneyt) buna çarpmış, kör olmuş bu. Şu araba çarpınca kör olma s.kini de kim başlattıysa tebrik ediyorum kendisini burdan. O ne lan öyle? Neyse Türkan baya kör böle, yalpalaya yalpalaya yürüyo filan, bi tane de ev arkadaşı var. Fatma.(Bütün türk filmlerinde olduğu gibi bunda da başrolün yancısının adı fatma yine.)Onla takılıyolar. Sonra cüneyt türkana aşık oluyo. kendini kör biri olarak tanıtıyo ona filan. Hatta iyice rolüne kendini kaptırıp kör karakteri için ayrı ev filan tutuyo. ilginç. Şimdi bundan sonra noolmuştu diye düşünürken fark ettim, gerisini izlememişim. ama bu tahmin edemem demek değil tabi ki. İlla ki o gözler açılacak, cüneytle mutlu sona varılacak. Bi tane film de şu 'Yaz Bekarı' kadar olamadı. Biraz yaratıcı olun, marjinal olun be olm. Herkes mutlu mu oluyo sanki hayatta. Bütün sonlar mutlu son mu ki sanki? Ayırın sevenleri nolcak! Bak ıssız adam yaptı bunu misal. Filmin takdir ettiğim tek yönü bu olabilir sanırım. Mutsuz son. Afferim. Helal olsun.
Hem sadece aşk için de geçerli değil bu. Bugün bi portakallı kek yapiym dedim mesela, o kadar uğraştım. Çırptım, çırptım karıştırdım, kendimi onla yarıştırdım. Yok, olmadı. Böle hamur hamur iğrenç bişey oldu. Al sana mutsuz son.
Bu yazıya başlarken de başka planlarım vardı ama bak şimdi nerdeyim. Bu da olmadı mesela. Neyse.